Burak Metin'in Hikayesi
Mutfağa olan merakım beni hiç tahmin etmediğim serüvenlere sürükledi. 3-4 yaşlarımdan beri mutfağa olan ilgim sayesinde 9-10 yaşlarına geldiğimde neredeyse bir ev mutfağında yapamadığım hiçbir yemek kalmamıştı. Büyüdüğüm yerde tarımla uğraşmamda buna fazlasıyla ek katkı sağladı. Lezzetlerin hikâyesi, kültürü ve emek kısmı her zaman beni cezbetti. Haliyle lisemi aşçılık üzerine okudum ve çok özel 5 yıldızlı otel ve sayılı restoranlarda staj yapma imkanına sahip oldum. Ardından bu işin üniversitesini okumaya karar verdim. Aşçılar diyarı olan Mengen de üniversitemi bitirdim ve sonrasında yeni bir usta adayı olarak mesleğimi yapmaya devam ettim. Tabi askerliğimde de aynı şekilde mutfakta yer aldım.
Türkiye’nin İzmir, Antalya, Muğla, Düzce, Sakarya illerinde mutfaklarda çalışarak basamakları hem alaylı hem de okullu olarak bir bir tırmandım. Gerçekten de severek yaptığım için sadece mutfakta kalmanın yetersiz olduğunu düşünerek gastronomik seyahatler, mesleğimle alakalı fuarlar, yarışmalar, geziler ve ziyaretler yapmaya devam ettim. Elbette ki ne kadar ünlü ve lider şef varsa hepsini yakından takip ederek ve örnek alarak kendimi geliştirmeye devam ettim. Tabi ki de belki de mutfak ve gastronomi adı altında ne kadar kitap varsa hepsini de 2-3 kere okudum. Artık yavaş yavaş mutfakta kendi tarzım, alanım ve mutfak kültürüm şekilleniyordu. Bunları yaparken de sürekli yeni lezzetler tadıyor ve restoranlarda tadım menülerini merakla inceliyordum.
İstanbul’u da gastronominin merkezi olarak görmeye başladım ve 2019’un başlarına kadar İstanbul’da görevime devam ettim. Bu şehirde sosyal medyayı çok daha iyi kullanmayı, daha fazla sorumluluk alarak üst düzey aşçı olmaya kadar ilerledim ve pandemi baş göstermeden Bodrum’dan mutfak şefliği teklifi alarak Yunan mutfağı ile tanıştım. Ve ta ki pandemi hayatımıza girip yaşayış ve yemek yeme tercihlerimizi değiştiresiye kadar görevimi icra ettim. Orada sıfırdan kurduğum mutfaktan ayrılmanın hüznünü yaşayarak memleketime dönmeye karar verdim. O karardan sonra hayatımda dönüm noktası, bir milat yaşadım.
Daha önce müşteri deneyimleri ve izlenimlerim sayesindeki okuduğum kitaplarda buna çok etki yaptı diyebilirim. Şu fikre karar verdim: “Yaptığımız sosları ve lezzetleri müşterilerimize kavanoz veya taze taze paketleyip satışa sunmak” ve restoran sahiplerine, işletme müdürlerine fazlasıyla bunu direttim. Bu hem ciromuza etki eder hem de müşterilerin farklı deneyim yaşamasını sağlar diye ancak ne daha önce çalıştığım yerler ne de son çalıştığım yer bu fikrimi kabul etmedi. Ben de memleketime otobüsle dönerken yolda çok fazla düşünme şansım oldu. Ne yapabilirim? İlk olarak cebimdeki tüm parayla bir manava gidip çilek aldım ve reçel yaptım. Reçel daha kazanda kaynarken bir arkadaşım telefon açarak: “Sen şefsin aşçısın bildiğin bir güzel doğal çilek reçeli satan biri var mı?” diye sordu. Bende: “Şu an zaten kaynatıyorum dedim.” O da: “Bir kavanoza koyup bana gönderir misin?” Dedi. ve IBAN atmamı söyledi. Böylelikle yepyeni serüvene geçiş yaptım.
Sonrasında dağ çileği reçeli, erişte, kozalak şurubu gibi ürünleri de bünyeme ekleyerek devam ettim. Sosyal medyayı da şef adı altında öğretici ve eğici olarak kullandığım için belli bir kitle yakalamıştım. Sonra hemen bir gıda firma kurdum ve serüvenim daha da ciddi hale geldi. Bu yolda çok şey öğrendim, hatalar yaptım ve başarılarla düşe kalka bugünlere geldim.
Sonuç itibariyle ürünlerimizin sayısı artıyor. Mutlu müşterilerimizin her geçen gün çoğalıyordu. Bu konuda sosyal medyanın gücünü hiç de hafife alamayız. Annem, babam, ben, el birliği ile çalışarak yolumuza gece gündüz çalışmalarımız ile devam ederken ben yine bir mutfak şefliği teklifi alarak İzmir’e yolculuk yaptım. Ancak 2021 senesinde hem mutfağı yönetmek hem de uzaktan Düzce’deki işleri yönetmek çok zorlayıcı oluyor ve beni yoruyordu. 6-7 ay sonra tekrar geri dönüş yaparak artık tamamıyla işimin başına döndüm ve sözleşme dönemime kadar sadece danışmanlık yaparak mutfak şefliği görevimi tamamlamış oldum. Artık tamamen kendi hayallerim ve şirketim için çalışacaktım. Bundan sonrasını az çok beni takip edenler biliyor.
Daha önce çalıştığım çoğu yerde kendi bahçemizde ürünlerimizin %75’ini kendimiz yetiştirip tarladan mutfağa konseptiyle yaptığımız için ve Düzce gibi Batı Karadeniz’in yemyeşil ilinde yetişmem sayesinde tarıma olan düşkünlüğümü de yaptığım işte ön plana çıkartmaya çalışıyorum. Ürünlerimizin çoğunu sezonluk yapıp sizlere her zaman taze, doğal ve kaliteli olarak sunmaktayım.
Zaman içerisinde Tarım ve Orman bakanlığından hem işletme kaydımızı yaptırarak hem de bu işi internette satış yapabilir şekilde gerekli belgelerini alarak tüm yasal süreçleri tamamladım. Amacım herkesin ürünlerimize ulaşıp ailelerine ve çocuklarına gerçek gıdayı ulaştırabilmeleri en temel hedeflerim arasında. Tam anlamıyla bir yaşam tarzı sunuyorum.
Bu işi her zaman bir mutfak şefi edasıyla yapıp, tüm süreçleri baştan sonra yönettiğimi bilmenizi önemle isterim. Çünkü amacım sadece satış yapmak, insanlara ürün pazarlamak değil. Mutfakta üretilen her ürüne dokunduğumuzda farklı bir duygu ve heyecana kapılıyoruz. Zaman içerisinde Düzce başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerindeki üreticilerle istediğimiz standart ve şartlarda ürünler ortaya koyduk.
Beni takip eden değerli takipçilerimiz ile zaten tüm serüvenimizi her gün, her saat paylaşıyor ve bu işi daha renkli hale getirmeye devam ediyorum. Kısacası sadece ürün değil; hikâye, emek, doğallık, tarifler, kalite ve güven sunuyorum. Her gün üzerine bir şeyler inşa ediyorum. İşyerimizdeki tüm belgelerimizi ve sertifikalarımızı sizlerle paylaşarak size güven ve hizmet veriyorum. 7/24 ulaşılabiliriz çünkü bu iş benim için sadece bir iş değil, bir yaşam biçimi.
Sizi özel hissettirmek, tüm misafirlerimizle bire bir ilgilenmek için herkesle elimizden geldikçe ayrı ayrı ilgilenerek müşteri memnuniyet sistemimizi kurduk ve 7/24 ulaşılabilir bir hale geldik. Bir üründen daha fazlasını istiyor ve gerçek deneyimi yaşamak istiyorsanız web sitemizi incelemeye ve sosyal medya hesabımızı inceleyebilirsiniz.